Türkiye’nin Yabancı Yatırımcıları Çekme Stratejisi ve Yerli Yatırımcıların Vergilendirilmesi

Hisse senedine vergi getirilirken yerli ve yabancı yatırımcı arasında eşitliğin ve adaletin sağlanması sermaye piyasalarının gelişimi için önemli

  • Dr. Ali Yürüdü 

Her gelişen ülke potansiyel büyüme oranını yakalayabilmek için kaynağa ihtiyaç duyar. Bu kaynak ülkenin kendi içinden olabileceği gibi dışarıdan da gelebilir. Uluslararası yatırımcılar bu noktada birçok gelişen ülkenin olduğu gibi; evvelden beri ülkemiz için de kilit roldedir. Faizin yüksek olduğu dönemlerde sermaye, faizin düşük olduğu dönemlerde ise doğrudan yatırımlar üzerinden yabancı girişi olması beklenir. Bugün faiz yüksek. Dolayısıyla zaman finans piyasaları üzerinden sermayeye ulaşma zamanı diyebiliriz.

Türkiye yıllardır finans piyasaları üzerinden de uluslararası yatırımcıları çekmek ve sermaye girişini artırmak için çeşitli politikalar izledi ve izlemeye devam ediyor. Sermayeyi çekmenin yollarından biri de elbette vergi teşviklerinden geçiyor. Ama Türkiye’nin sermaye piyasalarında kurguladığı vergilendirme sistemi, yerli ve yabancı yatırımcılar arasında farklılıklar olması sebebiyle tartışmalara yol açıyor.

2006 yılında başlayan borsadaki hisse alım satım kazancına yüzde 15 stopaj vergisi uygulaması, yerli ve yabancı yatırımcıları eşit şekilde vergilendirmeyi amaçlamıştı. Ancak, daha sonraki dönemlerde bu politika değişikliğe uğramış ve yabancı yatırımcılar lehine yüzde 0 stopaj oranına indirilmişti. Bu değişiklik, yerli yatırımcılar arasında adaletsizlik algısına neden oldu. 

Bu tartışmaların akabinde Anayasa Mahkemesi’nin 2006/119 esas 2009/145 karar sayısı ile yerli yatırımcıya stopaj uygulaması yerli yatırımcı lehine bozuldu. Böylece yerli yatırımcının da Borsa İstanbul’da hisse alım satım kazancıda yüzde 0 stopaj uygulanarak borsa kazançlarının vergi dışı bırakılması sağlandı. Özünde, Mahkeme nezdinde özellikle Borsa İstanbul’un uluslararası yatırımcılar için cazip hale getirilmesi amaçlanırken; yerli yatırımcıların borsadaki kazançlarından vergi alınması, adil olmayan bir durum olarak değerlendirilmişti. 

Bu bağlamda, Türkiye’nin yabancı yatırımcıları çekme stratejisi ile yerli yatırımcıların vergilendirilmesi arasında dengeyi sağlamak büyük önem taşıyor. Yabancı yatırımcıları çekmek için vergi avantajları sağlanırken, yerli yatırımcılara vergi uygulanması vergi politikalarının adaletli ve şeffaf bir şekilde belirlenmesi gerekir. Bu hem yerli hem de yabancı yatırımcıların güvenini artırarak, finansal piyasaların gelişimine katkı sağlayacaktır.

Bir ülkede borsada yapılan alım satım işlemlerinin vergilendirilmesi, o ülkenin vergi politikasına ve ekonomik durumuna bağlıdır. Altını çizmeye çalıştığım gibi, yabancı yatırımcılara vergi avantajı sağlamak, yerli yatırımcıların vergilendirilmesi üzerinde olumsuz algılar oluşturabilir. Ancak, sadece yerli yatırımcıların alım satım kazançlarının vergilendirilmesi ve yabancı yatırımcılara bu avantajın sağlanması durumunda, hem yerli hem de yabancı piyasalarda oluşabilecek olumsuz algının doğurabileceği olası sonuçları dört başlıkta özetleyebilirim.

1. Adaletsizlik Algısı: Yabancı yatırımcılara vergi avantajı sağlanması, yerli yatırımcılar arasında adaletsizlik algısına neden olabilir. Bu durum, yerli yatırımcıların piyasaya olan güvenini azaltabilir ve sermaye piyasalarında dengesizliklere yol açabilir.

2. Yatırım Kaçışı: Yerli yatırımcılar, vergi avantajlarına sahip olan yabancı yatırımcılarla rekabette zorlanabilir. Bu durum, yerli yatırımcıların yatırımlarını yurtdışına yönlendirmesine ve ülke içindeki sermaye birikiminin azalmasına neden olabilir.

3. Uluslararası İmajın Zayıflaması: Yabancı yatırımcılara vergi avantajı sağlanması ve yerli yatırımcıya sağlanmaması, bu uygulamanın kalıcılığını zedeleyecektir. Bu da Türkiye’nin uluslararası yatırımcılar nezdinde imajının zayıflamasına neden olabilir. Bu durum, Türkiye’nin yatırım yapılabilirlik algısını olumsuz etkileyebilir ve sermaye girişini azaltabilir. Sermaye piyasalarında bu tarz adalet sorgusu doğurabilecek, ayrıştırıcı kararlar keskin biçimde alınmamalıdır.

4. Ekonomik Büyüme ve Kalkınma: Vergi politikalarındaki adaletsizlikler, ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı olumsuz etkileyebilir. Yerli yatırımcıların vergilendirilmesi ve yabancı yatırımcılara vergi avantajı sağlanması, sermaye birikiminin azalmasına ve ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açabilir. Yerli yatırımcıların tasarruflarını, sermaye piyasalarında değerlendirmesinin önüne geçebilir.

Sonuç olarak, sadece yerli yatırımcıların alım satım kazançlarının vergilendirilmesi yabancı yatırımcılara vergi getirilmemesi yabancı yatırımcı açısından da olumsuz karşılanacaktır. Günün sonunda borsada sadece yabancı yatırımcı lehine vergi alınmaması dahi olsa bir gün yabancı yatırımcıya da vergi gelebileceği endişesi yaşanacaktır. Çünkü Türkiye de kanunlar geriye dönük bir şekilde uygulanabilmektedir. Borsa yatırımlarının büyümesi isteniyorsa hem yerli hem de yabancı yatırımcının mutlaka vergi dışı bırakılması uygulamasına devam edilmesi gerekir diye düşünüyorum. 

Dergiye erişmek için: https://www.businessweek.com.tr/