Post Single Template Danista Capital Partners

“İŞLERİ BÜYÜTELİM”

Paranın pahalılaşması “işleri büyütelim” demeyi zorlaştırıyor

Ali Yürüdü

Bulunduğumuz dönem itibarıyla söylenmesi pek mümkün olmayan, ama söylendiğinde gurur veren “işleri büyütelim” cümlesi patronlar nezdinde zor ve stratejik bir karardır. Birçok yan etken barındırmakla beraber, alınan bu kararın temellerinde yatan sebep; büyüyen pazar potansiyeli, sonuç ise paradır. Ucu paraya dayandığı için de; dikkatle alınması gereken bir karardır. Bu cümlenin günümüzde “satıp çıkalım” cümlesinden daha zor olmasının sebebi ise, maalesef artık paranın çok pahalı olmasıdır. Paranın pahalı hale getirilmesi elbette kamu otoritelerinin tercihidir. Ancak benim baktığım pencereden, yani sanayici gözünden “maalesef” pahalı hale gelen para; “işleri büyütelim” diyemeyenler için; “satıp çıkalım” cümlesini söylemeye mecbur bırakabilir.

Bayram öncesinde kaleme aldığım son yazımın başlığına “Büyüt ya da Sat” demiştim. Geçtiğimiz hafta ise bir sanayicinin her şeyden önce var olabilmek için ihtiyaç duyduğu; hammadde, finansman ve enerji olduğu konusuna değinmiştim. Oradaki başlıklara da ilerleyen yazılarda değineceğim. Hatta o yazıda değinmediğim işgücü konusu; günümüz sanayisinde arkadaşını getiren mavi yakaya prim, bonus verecek kadar önemli hale gelmiş durumda. Dolayısıyla iş yapmanın bu kadar zor olduğu ortamda; hayatta kalmak için bu saydıklarımın tamamına erişimde sorunu olmayan sanayici olarak konuya yaklaşmaya çalışacağım. Çünkü sanayicinin iş hayatında karşılaştığı engeller 30 yıllık meslek hayatımda bana daha çok kitap konusu gibi geliyor.

“Büyüt ya da Sat” yazıma atıfta bulunurken; bu yazıda başlıkta da yer verdiğim gibi “işleri büyütmek” konusu, çok nakdi olan ve ben bu parayla ne yapacağım diyen sanayiciyi ima etmiyor. Çünkü fazla parası olanın şu an konumlandığı yer faiz. Operasyonlarını devam ettirmek için ihtiyaç olan nakit varsa, nakit fazlalığını yatırımlarını da öteleyip faizde değerlendiriyor. Aslına bakarsanız söz konusu olan, günümüz Türkiye’sinde herhangi bir sanayici ise, pazarda büyüme potansiyeli görüp işleri büyütelim diyeni de ima etmiyor. Biz daha prematüre haldeyiz. Benim burada bahsettiğim sanayici aslında işlerini büyütmek zorunda olan sanayici. Çünkü söz konusu sanayici; Avrupa’ya ihracat yapmaya devam etmek istiyorsa, Avrupa’nın kurallarına uymak zorunda. Dolayısıyla o sanayici, daha geri dönüşüm tesisi yatırımı yapacak, yetmeyecek yenilenebilir enerji santrali kuracak. Fabrikasının çatısına kurduğu güneş paneli yetmeyecek, organize sanayi bölgesinde bir anda nasıl yükseldiğini anlayamadığı fabrikasının yanındaki boş arsaya milyonlar ödeyecek, oraya da enerji santrali kuracak. Kendi uzmanlığından sonra bir de çevre ve enerji uzmanı olacak. Bir yandan da eskiyen makinalarını yenilemeye çalışacak. Tüm bunlar için para lazım. Parası olan için paranın pahalı olması iyi bir şey. Ancak bu açıdan bakılınca “işleri büyütmek” zorunda olan için durum çok vahim.

Sıradan bir dünyada “işleri büyütelim” diyenleri konuşurken, “Pazar araştırması” yapalım, “müşteri geri bildirimleri” analiz edelim, “teknolojik altyapı” kuvvetini test edelim, “ARGE yapalım” gibi tatlı konular hakkında konuşabiliriz. 

Ancak Türkiye’de sanayici bu kararları verirken genelde dış etkenler kararda etkili oluyor. İşlerini büyütebilen finansman konusunu şu dönemde çözebiliyorsa aslında yine “ben şu fabrikanın suyunu bir arıtayım” demedi oturduğu yerden. Dünya bizi itiyor bir şekilde. 

Bu yazıda işleri büyütmenin sebeplerinin tanık olduğumuz dünyada pazarda büyüme potansiyeli görmenin ötesinde olduğunu anlatmaya çalıştım. Bir sonraki yazımda ise günümüzde işlerini büyütmek isteyen veya “zorunda kalan” için kullandıkları finansman kaynaklarından bahsedeceğim. Eldeki imkânlar sınırlı. Bazılarının biraz daha önünün açılabileceğini düşünüyorum. Ülkemiz gibi tasarruf oranı düşük ülkelerde kaynakları çeşitlendirelim demek çok gerçekçi gelmiyor. Kaynak olabilmesi ve birikebilmesi için, tasarrufun anlamsız hale gelmemesi gerekir. Zira zaman zaman enflasyon üretebilen ülkelerde de kaynaklar istikrarlı olamıyor ne yazık ki. Bu da bir başka yazının konusu olsun diyelim şimdilik. 

Dergiye erişmek için: https://www.businessweek.com.tr/