Halka Arzı “Yetiştirmenin” Yolları Var
Halka arz sürecinde zaman kaybetmek enflasyonist ortamda ilave maliyetlere neden olabilir
- Ali Yürüdü
Son dönemde sıkça konuştuğumuz “halka arz furyası”; Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) sene başında zorlaştırdığı kriterler ve enflasyon muhasebesinin gelmesi ile duraksama dönemine girdi. Herkesin finansmana ihtiyaç duyduğu bu dönemde bir de halka arz sürecinde rol oynayan paydaşların üzerinde biriken iş yükünü masaya yatırmak gerekir. Nitekim bu iş yükü zaman zaman şirketlere zaman kaybettirerek enflasyonist ortamda maliyet artışlarına sebep olabiliyor.
Sürecin Paydaşları
Bir şirketin yönetim kurulu; halka arz kararını verdiğinde, süreci kamu otoritesine kadar üç paydaş yönetir. Bu paydaşlar; bağımsız denetim şirketleri, aracı kurumlar ve hukukçular olarak sıralanabilir.
Halka arz süreci denetlenmiş mali tabloların hazırlanmasıyla başlar. İzahname onayına kadar devam eden hazırlık aşaması ise en az altı ay sürer ve süreç büyük bir disiplin gerektirir.
Gerekli tüm evraklar hazırlanıp halka arzın son aşaması olan izahname onayına geçildiğinde ise, izahnameye konu olan finansal tabloların geçerlilik süresinin takvimi ayarlanmaya çalışılır. Çünkü her finansal tablonun geçerlilik süresi dört buçuk aydır. Yani halka arz başvurusunda bulunacak bir şirket; yılsonu finansal tablolarını kullanmak için son tarih 15 Mayıs, ilk çeyrek için 15 Ağustos, altı aylıklar için 15 Kasım, dokuz aylık finansal tablolarının kullanımı için son geçerlilik tarihi 15 Şubat’tır.
Bağımsız denetim çalışması tamamlandıktan sonra aracı kurum denetim raporları üzerinden incelemelerini ve analizleri yapar, taslak izahnameyi hazırlar. Taslak (izahname) sürecinde şirket; bağımsız denetçinin talep ettiği revizeleri yerine getirir. Son aşamada tamamlanan çalışmalar SPK uzmanınca incelemesi için SPK’ya gönderilir. SPK uzmanının incelemesi ve sorularına cevap bulması ise yine ayrıca zaman alan bir süreçtir.
Zamandan tasarrufun önemi
Halka arz sürecinde şirket ve paydaşlar arasında koordinasyon sağlanması da zaman tasarrufu açısından bir o kadar önemlidir. Çünkü şirket yönetimi; halka arza karar verirken mevcut piyasa koşullarını göz önünde bulundurmuştur ve aklında belli bir takvim vardır. Finansman kaynağını para piyasasından mı, yoksa sermaye piyasasından mı elde edeceği sorusu, ekonomiye dair öngörülerine göre baştan bellidir. Halka arzı seçtiyse bir takvimi vardır ve o takvim doğrultusunda elde edeceği finansman kaynağına göre plan yapmıştır.
Finansman arayışındaki şirket; bu kurumlar arasındaki iş akışını takip ederken zaman kaybetme riskine açıktır. Kaybolan bu zaman özellikle günümüzdeki enflasyonist ortamı göz önüne alacak olursak şirkete ilave maliyet olarak geri döner. Hatta bu süreçlerin uzmalarından dolayı her finansal tablonun belirttiğim gibi bir kullanma süresi olduğu için de çoğu zaman kısır bir döngüye girilebilmektedir. Örneğin söz konusu şirketin finansal tabloları kur/faiz dalgalanmalarından etkilenme riskine açık ise; halka arz yapılması mümkün olmaktan bile çıkabilir.
Sorumluluğu dağıtmak gerekir
Sürecin paydaşlarının güncel niceliklerine baktığımızda; geniş yetkili aracı kurum sayısı 49, sermaye piyasasında yetkili bağımsız denetim kuruluşu 112’dir. Hukuk görüşü verecek kuruluşların sayısını ise uzmanlaşma farklılıklarından dolayı tahmin etmek zordur.
Ancak bu sayılara rağmen; son üç yılda halka arzlarda çalışan paydaş kurumların sayısı neredeyse iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır.
Sermaye piyasalarındaki bu niceliksel çokluğa rağmen halka arzlarda çalışan paydaş kurumların belli bir kısmının üzerinde ciddi iş yükü bulunuyor. Çünkü son dönemde halka arzlarda tecrübe kazanmış bu kuruluşlar ister istemez piyasada referans gösterilir hale geldi. Doğal bir sonuç olarak paydaşlar arasında oluşan arz/talep dengesizliğiyle kurumların talep ettiği ücretler artıyor ve zaman zaman bu durum şirketler için halka arzın maliyetlerini yüksek seviyelere çıkarabiliyor.
Dolayısıyla tüm paydaşlar arasında kapsamlı bir iletişim ve işbirliği sağlanmasını önemli görüyorum. Paydaşlar; hali hazırda iş yükü oldukça fazla olan SPK’nın sorumluluklarının daha eşit dağılması için somut önerilerde bulunulabilir ya da mevcut sorumlulukların aralarında daha eşit dağıtılmasını için düzenleme talep edebilir. Nitekim her piyasada olduğu gibi sermaye piyasalarında da sağlıklı rekabet ortamı; hem şirketler açısından halka arz maliyetlerini düşürecektir hem de iş yükü fazla olanların sorumluluklarını delege etmesiyle sektör paydaşlarını rahatlatabilir diye düşünüyorum.
Dergiye erişmek için: https://www.businessweek.com.tr/